CEVAP: Rasûlü Ekrem (sas) sahih bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: “İleride, ehl-i kitap ve diğer milletler, tıpkı aç kimsenin sofranın başına koştuğu gibi sizin üzerinize üşüşeceklerdir; üşüşüp ağzınızdaki lokmaları almak isteyeceklerdir.” Sahabi sorar: “O gün bizim azlığımızdan mı böyle olacak Ya Rasûlallah?” Allah Rasûlü (sas), “Hayır; bilakis siz o gün fevkalâde çok olacaksınız; ama Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı olan mehabeti çıkaracak; (yani hasımlarınız nazarında saygısız hâle gelecek, emniyet telkin edemeyecek ve ağırlığınızı hissettiremeyeceksiniz. Aynı zamanda Allah sizin kalbinize ‘vehn’ koyacak.” buyurur. Sahabi yine sorar: “Vehn nedir ya Resûlallah?” Efendimiz (sas); “Vehn, dünya sevgisi, dünyayı birinci plânda ele alma ve ölümden ürkmektir.” (Ebu Davud, Melâhim, 5; Müsned, 2/359; 5/278) buyururlar. Evet bir toplum, dünyayı, nefislerine bakan yanlarıyla maksudun bizzat olarak ele alır, kalbiyle, ruhuyla ona yönelir; Allah’ın rızasını da bir tarafa bırakırsa, yani dünya ve onun içindekilerini Allah’a tercih ederse o “Lâ ilâhe illallah” dese de, kalbî ve rûhî istikametinin var olduğu söylenemez. Burada Allah Rasûlü (sas), “Allah (cc) kalbinize ‘vehn’ koyacak, siz de o zaman hasımlarınız karşısında yenileceksiniz.” derken, bir başka hadis-i şerifte de, kalblerdeki mehabetin alınması adına “Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l münker” in yapılmaması; kitap, haşir-neşir akidesinin anlatılmaması gibi önemli bir ihmale dikkatleri çeker. Öyleyse, gayet imanlı, olabildiğine maddî-mânevî açıdan güçlü, dünyayı nefsine bakan yönüyle hakir görecek kadar basiretli, vehne gönlünde yer vermeyecek ölçüde tevekküllü, düşmanları karşısında tepeden tırnağa heybet ve heyecan dolu bir neslin yetiştirilmesi bizim için en büyük gaye olmalıdır.
Was this helpful?