CEVAP: Sehiv kelime itibarıyla “unutma, yanılma” anlamlarına gelir. Sehiv secdesi ise unutma, yanılma, dalgınlık hallerinde namazın vâciplerinden birini terk veya tehir etme durumlarında, namazın sonunda yapılan secdeye denir. Bu secde sayesinde namaz içinde yapılmış kusur düzeltilmiş, eksiklik giderilmiş olur. Müslüman’ın namaz içinde çok dikkatli olması, titiz davranması esastır. Fakat buna rağmen insan elinde olmadan namazında yanılabilir. Böyle bir durumda yapılacak işi Hz. Peygamber’in şu hadisleri açıklamaktadır: “Biriniz namazında şüpheye düşerse doğrusunu araştırsın ve namazını kanaatine göre tamamlasın, sonra selâm versin ve sehiv secdesi yapsın.” (Buhârî, “Salât”, 31) “Biriniz namazı dört rek’at mı yoksa üç rek’at mı kıldığında şüpheye düşerse, şüpheyi atsın ve yakînen bildiğine göre davranıp namazını tamamlasın. Selâm vermeden önce iki secde yapsın. Eğer beş kılmış ise bu secdeler namazına şefaatçi olur, eğer namazını tam kılmış ise bu secdeler şeytanın uzaklaştırılmasına vesile olur.” (Buhârî, “Sehv”, 6-7) Namazda sehiv secdesini gerektiren bir durum meydana gelmişse bu secdenin namaz sonunda yapılması Hanefîlere göre vâciptir. Yapılmaması durumunda günah işlenmiş olur; ama kılınan namaz bâtıl (boş, çürük) olmaz. Yani ibadet yapılmış sayılır. Mâlikî ve Şâfiîlere göre sehiv secdesi sünnettir. Sehiv secdesi şöyle yapılır; hata yapılmış namazın son oturuşunda “Tahiyyât” duası okunduktan sonra iki yana selâm verilir (bu Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göredir, İmam Muhammed’e göre sadece sağ yanına, Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre hiç selâm vermeyip), ara vermeden hemen iki secde yapılır ve oturularak Tahiyyât duası, “salavat (Salli ve Bârik)” ve “Rabbenâ Âtinâ” duası okunarak iki yana selâm verilir. Sehiv secdesi yapılmasını gerekli kılan durumlar ise şunlardır: 1- Namazın bir rüknünü tekrarlamak veya tehir etmek; iki secde yapacakken üç yapmak, bir rek’at içinde iki defa rükû yapmak gibi. 2- Rükünlerden birini takdim veya tehir etmek, yani kıraatten önce rükû etmek veya oturacağı yerde kıyam etmek gibi. 3- Namaz içinde uzunca düşünme veya tereddüt içinde kalarak bir şey yapmaksızın bir rükün eda edecek kadar namaza ara vermek, 4- Kıraat eksikliği veya fazlalığı yapmak; Fâtiha Sûresi’nin tamamı veya yarısı veya büyük bir kısmı okunmadığında veya Fâtiha’dan sonra okunan sûre atlandığı zaman sehiv secdesi gerekir. Fâtiha okunduktan sonra sûre okunur sonra tekrardan Fâtiha okunacak olsa sehiv secdesi gerekmez. Son iki rek’atta Fâtiha’nın iki kere okunması durumunda ittifakla sehiv secdesi gerekmez. İlk veya ikinci rek’atta Fâtiha’nın arkasına sûre okunması unutulsa ve rükûda iken veya secdeye giderken hatırlansa hemen ayağa kalkılır, atlanan sûre okunur, sonra rükû yapılarak namaza devam edilir. Bitiminde sehiv secdesi yapılır. Dört veya üç rek’atlı farzların ilk iki rek’atında Fâtiha’dan sonra sûre okunmamış ise bu sûre üçüncü ve dördüncü rek’atlarda Fâtiha’dan sonra okunur ve sonunda sehiv secdesi yapılır. Fâtiha’dan önce yanılarak başka bir sûre okunsa, Fâtiha ve bir sûre okunur, sonunda sehiv secdesi yapılır. Vitir namazında Kunut duasının okunmadığı rükûda veya secdede hatırlansa geri dönüp dua okunmaz, namaz sonunda sehiv secdesi yapılır. 5- Rükû ve secdenin yapılması gereken düzgün şekilde yapılmaması; rükû ve secdede uzuvlar sakin oluncaya kadar durmak ve rükünden doğrulduğunda da uzuvlar sakin oluncaya kadar durmak gerekmektedir. Bu şekilde yapılmayan rükû ve secdelerden dolayı sehiv secdesi gerekir. 6- Son oturuşu unutup başka bir rek’atı kılmaya kalkıldığında secde edilmediyse geri dönüp oturur, Tahiyyât okunur ve selâm verilir sonra sehiv secdesi yapılır. Eğer secde edilmiş ve farz diye kılınmış namazsa o namaz bozulmuş olur, iade edilir. 7- Birinci veya ikinci oturuşta Tahiyyât’ın okunması terk edildiğinde… 8- 4 rekâtlı namazın ilk oturuşunda namazın bittiği zannı ile selâm verildikten sonra sadece iki rek’at kılındığı hatırlansa hemen kalkılıp diğer iki rek’at tamamlanır ve sehiv secdesi yapılır. 9- Sehiv secdesi yapması gereken kişi unutup selâm verir ve sehiv secdesi yapması gerektiğini bir şey konuşmadan hatırlarsa yapabilir. Namaz kılınıp bittikten sonra duyulan kuşkuya itibar edilmez. Namazın tam kılınmış olduğuna hükmedilir. Fakat kişi eksik yaptığından emin ise namazı iade eder.
Was this helpful?