CEVAP: Namaz İnsanın Duygu Dünyasını Zenginleştirir. Namaz kılan insanın duygu dünyası zenginleşir. Namaz kılan insan, dinî görevini yapmış olmanın sevinci ile önce kendisiyle sonra çevresindeki insanlarla barışık bir hâlde yaşam sürdürür. Muhtaç olanlara yardım eder, onların sıkıntılarını imkanları ölçüsünde gidermeye çalışır. Çevresine ve yeşilliklere zarar vermez, aksine çevresi¬ni korumayı kendine bir görev bilir. Namaz kılan insanda güzel duygular gelişirken, kötü duygular zamanla yok olur. Namaz kılan insanda acıma, merhamet, sevgi, yardımcı olma gibi güzel duygular gelişir. Ayrıca farklı düşünen kişilere karşı hoşgörülü olur. Namaz kılan insan, devamlı Allah’a yakın olduğu için yapmış olduğu her hareketine dikkat eder. Onda çevresindeki insanların sorunlarına yardımcı olma duygusu gelişir. Bunun yanında Yüce Yaratıcı’nın “yap” dediklerini yaparak, yasaklarından da kaçınarak Allah’ın sevgili bir kulu olmaya çalışır. Namazda okuduğu ayet ve duaların anlamlarını düşünerek, Allah’ın buyruklarına uymaya çalışır. Allah’ın huzuruna günde beş vakit çıkarak kalbini kötü duygular¬dan temizler. Varsa kötü davranışları da zamanla bırakır.
Kişi namaz kılarak duygu dünyasının kapılarını aralayıp, kötülüklerden uzak dur¬maya çalışır. Devamlı iyiliklere yönelmeye çalışır. Bunlarla da Allah’a daha fazla yaklaşmış olur. Zaten Peygamberimiz de namazın kişileri Allah’a yaklaştıran bir ibadet olduğunu buyurmuştur.
Namaz İnsanın Davranışlarında Bilinçli Olmasını Sağlar
Namaz kılan kişi, Allah tarafından davranışlarının görüldüğünü bilir. İyi davranışların ödüllendirileceği, kötülerin de cezalandırılacağı bilinciyle hareket eder. Bu durumda namaz kılan insan, her şeyden önce davranışlarına dikkat eder. Kişide kötü davranışlardan uzak durup, onda devamlı bir şekilde iyiye yönelme duygusu gelişir.
Namaz bize beden ve ruh temizliği kazandıran bir ibadettir. Namaz kılarak ruh dünyamızı zenginleştirirken, istenmeyen davranışlarımıza son veririz. Namaz sorumluluk bilinci yerleştirerek, insanı günah işlemekten alıkoyar. Nitekim bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir.” Sana vahy edilen kitabı oku, namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar.”
(Ankebut Suresi 45)
Namaz Birlikte Yaşama ve Dayanışma Bilincini Geliştirir
Dinimiz, cemaatle namaz kılmaya büyük önem vermiştir. Cemaatle namaz kılan müslümanlar, birbirleri ile yakından tanışır. Cemaate devam etmekle müslümanlar arasında karşılıklı sevgi oluşur. Ayrıca birbirleri arasında kardeşlik ve dayanışma duyguları kuvvetlenir.
Namaz Temizliğe Alıştırır
Namaz beden temizliği kazandırır. Namaz kişinin günahlarının bağışlanmasına sebep olur. Günde beş vakit abdest alan kişi maddî yönden de temiz olur. Peygamber Efendimiz: “Namaz kılan bir kişi, evinin önünden geçen bir nehirden günde beş vakit yıkanan bir kimsenin durumu gibidir. Onda hiç kir kalmadığı gibi beş vakit namaz da buna benzer. Allah namazla günahları siler buyurmuştur.
Namaz öncesi hangi temizlikleri yaparız
Namaz kılacak kişinin elbisesini, bedenini, namaz kılacağı yeri temiz tutması gerekmektedir. Abdest alırken ağız-diş, ayak, burun başta olmak üzere birçok yer¬imizi yıkarız. Böylece daima temiz olmaya çalışırız
Namaz, Zamanı İyi Kullanmayı Öğretir
Namaz kılmanın vakit açısından olumlu yönü nedir?
Namaz sayesinde tertipli, düzenli ve plânlı çalışma alışkanlığı kazanırız. Çünkü namaz, belli vakitlerde kılındığı için zamanı plânlamamıza ve günlük hayatımızı bilinçli bir şekilde yaşamamıza katkıda bulunur. Nisa Suresi 103. ayetinde namazın müminler üzerinde belirli vakitlerde farz kılındığı bildirilmektedir. Hz. Muhammed de bir hadisinde, namazın belirli vakitlerde kılınmasının önemine işaret etmiştir. Namaz, kişiye vaktini en iyi şekilde kullanma imkanı sağlar. Namaz, sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı olmak üzere günde beş vakit kılınır. Tüm bu vakitlerin, belirli zaman dilimlerine yayılması, günü ve zamanı planlama açısından önemli bir yer teşkil etmektedir.
SORU: Haccın gayesi ve hac fiillerinin sembolik anlamı ve hikmetleri nedir?
CEVAP: Hac ibadetinin temel gayesi ve hikmetlerinden biri insanların Allah’ın emri gereğince yurtlarını, ailelerini ve dostlarını, mallarını terk etmeye, bazı arzularına karşı koyup sıkıntıları göğüslemeye hazır olduklarını göstermeleridir.
Müminin hac esnasında elde ettikleriyle orada gerçekleştirdiği davranışlar arasında da bir ilişki vardır. Burada özellikle belirtilmesi gereken husus, haccın gerçekleştirildiği mekânla Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam’ın ve ilk Müslümanların yaşadıkları mekânın aynı olmasıdır. Mü’min hac esnasında, Resûl-i Ekrem aleyhisselatu vesselam’ın ve ashabının bulunduğu coğrafi mekânla karşılaşmakta, o dönemin manevi ruhundan nasip almaktadır.
Diğer taraftan hacca giden her Müslüman, ihrama girerken büründüğü kıyafetle kabre girerken bürüneceği kefenin benzerliğinin şuurunda olarak artık bir bakıma dünya dışı bir düzene ayak uydurduğunu hissetmekte ve bunun etkilerini duymaktadır.
Tavaf kişiye, her şeyin bir başka şey etrafında belli bir düzen içinde döndüğü ve insanın da bu kozmik düzenin bir parçasını teşkil ettiği şuurunu verir. Sa’y, Müslüman’ın sırf Allah istediği için katıldığı bir yürüyüştür; Müslüman bu sayede kendisi gibi aynı yola girmiş, aynı niyet ve duyguları taşıyanlarla beraber koşmanın ne demek olduğunu fark eder. Arafat’ta rabbine yönelen insan daha bu dünyada, hiçbir yardımcının bulunmadığı şartlarda O’nun huzurunda durmanın manasını, makam, servet ve ilim gibi üstünlüklerin gerçek değerinin hesaba çekileceği zaman ortaya çıkacağını anlar; üstünlüğün sadece takvada olmasının ne demek olduğunu kavrar.
Hac esnasında Müslüman daha önce teorik olarak haberdar olduğu, fakat layıkı ile yaşayamadığı bir dizi imanı ve ahlaki özellikler kazanır; sahip bulunduğu olumlu niteliklerde ise daha çok sebat ve güç kazanır. Hac müminin kendi kendisinin farkına varma sürecidir.
Hac, dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, bütün Müslümanların aynı değerlere sahip oldukları ve bu değerlerin kendileri için ortak bir zemin oluşturduğu gerçeğini ortaya koyar. Hacca giden Müslüman bir ailenin ferdi, bir köyün, bir kasabanın veya bir şehrin sakini ve bir devletin vatandaşı olarak ülkesinden ayrılır, bir ümmetin ferdi olarak memleketine döner.
Was this helpful?