CEVAP: Yemin, bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere bir kimsenin Allah’ın isimlerinden veya sıfatlarından birini zikrederek sözünü kuvvetlendirmesidir. “Vallahi, Billahi, (Allah’a yemin ederim ki…)” şeklindeki ifadeler böyledir.
Allah’ın isimleriyle yapılan yeminler dinen geçerlidir. Allah’ın isimleri zikredilmeden kullanılan “Yemin ederim.” vb. ifadeler de “Allah adına yemin ederim.” anlamına geldiğinden aynı hükme tabidir.
Allah’ın isim ve sıfatlarında olduğu gibi Kur’an üzerine yemin eden kişinin de yeminine sadık kalması, bozduğu takdirde ise kefaretini vermesi gerekir.
Allah’tan başka varlıklar üzerine yapılan yeminler dinen yemin sayılmadığından kefaret gerektirmez. Bu hususta örfe itibar olunmaz. Dolayısıyla kişinin babası ve çocuğu üzerine yaptığı yemin de geçersizdir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) Allah’tan başkası üzerine yemin etmeyi yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Her kim yemin edecekse Allah adıyla yemin etsin ya da sussun/yemin etmesin.”.
Toplumda yaygın olarak kullanılan “Şu işi yaparsam çocuklarımın ölüsünü göreyim, Allah canımı alsın, ölümü gör.” gibi ifadeler ise beddua içerikli cümleler olup yemin sayılmaz ve kefaret gerektirmez. Ayrıca beddua etmek dinimizde hoş görülmediğinden bu tür ifadeleri kullanmaktan uzak durulmalıdır.