CEVAP: Günah, kişinin inandıkları ile yaptıklarının çelişmesi ve çatışmasıdır. Mesela bir insan Allah’a ve O’nun gönderdiği peygamber ve kitapların doğru olduğuna inandığı halde Kur’an ve hadislerde anlatılan hususların aksini yaparsa günah işlemiş olur. Kur’an’da çok net olarak içkiye yaklaşılmaması emredilir. Bir insan Kur’an’ın bu açık ve net yasağını yaparsa günahkar olur. Günaha bir başka tarifle, Allah’ın emirlerini yapmama ve yasakladığı şeyleri yapma da diyebiliriz. İnsanı, Allah yaratmıştır. Bundan dolayı, onun bütün tavırlarının sınırlarını en iyi koyacak olan da yine O’dur. O’nun bizden yapmamızı istedikleri ile yapmamamızı istedikleri hususları dikkatli bir şekilde gözden geçirince bunların çok yerinde şeyler olduğu görülür. İşte, bu asıl yaratılışın dışına çıkmak olan günah, bir iç çöküntü, bir terslik ve fıtratla zıtlaşmadır. Günaha giren, kendini, vicdânî azaplara ve kalbî sıkıntılara bırakmış, bütün rûhî meleke ve kabiliyetlerini şeytana teslim etmiş bir kimsedir. Bir de o günahı işlemeye devam ederse, bütün bütün ipi elden kaçırır ve artık onun ne iradesi, ne günaha karşı direnci, ne de kendini yenilemeye mecâli kalır. Allah Rasulü (sas), müminleri günaha karşı uyarmış, Allah’ın emir ve yasaklarına dikkat etmelerini istemiştir. Günahlara dikkat çeken bazı ayet ve hadisler, bir kısım günahların diğerlerine nazaran daha büyük olduğunu bildirmiştir. Kur’an’da “Eğer size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin öbür küçük günahlarınızı örtüp affederiz ve sizi değerli bir mevkiye yerleştiririz.” (Nisa, 4/31) buyurulurken Peygamberimiz de bazı hadis-i şeriflerde büyük günahları saymıştır. Büyük günah ifadesi âyet ve hadislerde “kebâir” kelimesiyle kullanılmış, büyük günahları anlatan “El-kebâir” adı altında değişik kitaplar yazılmıştır.
Was this helpful?