Merak Ettiğiniz Konu Nedir?

SORU: Elhamdülillah Müslümanım ama günlük hayatta zorlanıyorum. Hayatın içindeki Müslüman nasıl olmalıdır ve asıl önemlisi Müslümanlığımı nasıl devam ettirmeliyim?

CEVAP: Müslüman’ın en temel değeri tevhittir: Allah’ın varlığına, birliğine inanmak ve bunu hayatın her safhasına yansıtmak. Diğer bütün değerler bu gerçeğe dayanır. En büyük hedefi de Allah’ı başkalarına duyurmak, duyduğu bu güzellikleri başkalarına da ulaştırmaktır. İslam’ın Müslüman’dan istediği hususlar, onun temel değerleridir. Bunları da iman, İslam ve ihsan başlıkları altında toplayabiliriz. İman, inanılması gereken inanç esaslarıdır. Onlar da Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kadere inanmaktır. İslam; şehadet kelimesini (“Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yok, Hz. Muhammed (sas) de O’nun kulu ve peygamberidir.”) söylemek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmek. İhsan ise bütün bunları yaparken Allah’ın gözetiminde yapıyor gibi başka hiçbir düşünceyi karıştırmadan ihlas ve samimiyetle yapmaktır. Bu temel esaslar Müslüman’ın hayatını şekillendirir. Muamelat dediğimiz, evlilik, alışverişler, uluslararası ilişkiler gibi insanın insanla/insanlarla olan bütün ilişkilerini bu temel değerler belirler. Dolayısıyla Müslüman, Allah’ın ve Resul’ünün hayatının her alanında ona söylediği emir ve yasakları dikkate alır. Yalan söylemez, aldatmaz Buna göre o, yalan söylemez, aldatmaz, aldanmaz, haram yemez, içki içmez, zina yapmaz, zina iftirasında bulunmaz, faizli muameleye iştirak etmez, zulmetmez, haksızlık karşısında tavrını ortaya koyar, bütün insanlığa faydalı işlerde bulunur, ibadet hayatına dikkat eder, komşu haklarına riayet eder. Müslüman hayatın içinde çevresine Hakk’ı hatırlatan insandır. Anne-babasının haklarını gözetir, çocukları sever, büyüklere saygılı davranır, çevresini korur vs. Genel hatlarıyla -bir hadiste ifade edildiği gibi- “Gerçek Müslüman, başkalarının onun elinden ve dilinden kendilerini güvende hissettikleri insandır.” Müslüman için Kur’an ve sünnette belirtilen en önemli vasıf onun etrafına güven telkin eden bir insan olmasıdır. Bir başka hadiste bu hususla alâkalı Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: “Komşusunun kendisinden korktuğu bir insan gerçek manada bir mümin değildir.” Müslüman yediğine ve içtiğine dikkat eder. Haram şeyler yiyip içmediği gibi çok fazla da yiyip içmez. Bu, onun bütün hayatına tesir eder. Farz olan Ramazan orucuyla senede bir ay oruç tutarak hem iradesini kontrol altına almayı öğrenir hem de nimetlerin kadrini öğrenir, açların halini anlar. Namazlarını mümkün mertebe cemaatle kılar. Bir köşeye çekilmez. İnsanların içine girip onlardan gelebilecek sıkıntılara katlanmayı sevap kabul eder. Kalbini korumak için de günahlar karşısında kesin tavırlıdır. Harama bakmaz, yalan söylemez. Dolayısıyla günlük hayatında Müslüman kendiyle barışık, sağlıklı ve huzurlu bir insandır. Sorumluluğunun bilincindedir Çocuklarına karşı şefkatli ve terbiyeci konumundadır. Müslüman’ın evi cennet köşelerinden bir köşe gibidir. Eşler birbirlerinin yardımcısı ve cennete giden yolda yolculuğu kolaylaştıran birer yol arkadaşıdırlar. Boşanmak meşru olmakla birlikte sevilmeyen bir iştir. Dolayısıyla hissilikten öte mantıki esaslarla kurulan yuva çok ciddi bir sebep olmaksızın sona erdirilmez. Acıları ve sevgileri paylaşır Müslüman için komşuluk çok önemlidir. Komşu mutlaka görülmeli, ziyaret edilmeli ve ihtiyaçları varsa yardımcı olunmalıdır. Komşuya rahatsızlık verilmemeli, korkutulmamalı ve onu endişeye sevk edecek tavırlardan uzak durulmalıdır. Müslüman, yaşadığı mahallede de sorumlulukları paylaşan bir insandır. Vatanını ve milletini sever Dinini yaşadığı topraklar onun için önemlidir. Vatanını paylaştığı insanlarla birlikte ve huzur içinde yaşamak ister. Irkçı değildir; ancak milletini hele de İslam’a hizmet etmiş ve şanlı bir geçmişi varsa daha çok sever. Gerçek üstünlük kişilerin Allah yanındaki değerleri ve dindarlıklarıdır. Siyaseti bir hizmet aracı olarak görür. Din ile siyaseti birbirine karıştırmaz. Dini siyasete alet etmez. İslam’ın emirlerinin yüzde doksan beşinden fazlasının ferdin şahsi ve ailevi hayatıyla alâkalı olmasının şuurunda olarak önceliğini ferdin mükemmelleşmesine verir Savaşı sevmez; ancak zaruretler onu savaşa iterse savaştan kesinlikle geri adım atmaz. Kâinatla barışıktır Müslüman bir dünya vatandaşı olarak da sorumluluklarının bilincindedir. Çevrecidir. Cansız maddelerden bitkilere ondan da hayvanlara kadar uzanan varlık ağacının bütün fertlerini kardeşi gibi görür. Kainatın bir denge üzerine kurulduğunu bilir ve bu dengeyi bozmamak için elinden geleni yapar. Peygamber’inin sözüne uyarak kıyamet kopacak olsa yine de elindeki fidanı diker. İsrafa girmez, denizin kenarında da olsa abdest alırken suyu israf etmez. O hayatın her safhasında -Fâtiha Sûresi’nde ifade edildiği gibi- “sırat-ı müstakim”i ister ve arar. O Kur’an’da nitelendirildiği gibi “ümmet-i vasat orta yolu tutan bir ümmet”in ferdidir. Her türlü aşırılıktan uzaktır. Mümin, Allah’a çok iyi inanmıştır, o kadar ki, yaptığı ibadetleriyle gözünün önünde bir cennetin inşa edildiğini görüyor gibidir. İbadetlerini coşkuyla yapar. Mütevazı ve alçakgönüllüdür. Sabır ve şükür; hayatın gülen-güldüren ve ağlatan yüzü karşısında müminin iki tavrının adıdır. İffetine düşkündür. Saygılıdır. Geçimlidir, herkes onunla beraber olmayı başkalarına tercih eder. Çevresine faydalıdır. Tam bir sağduyu insanıdır. Kendisinin savcısı, başkasının ise avukatıdır. Az yer, az uyur ve diğergamdır. Kardeşlerinin derdine ve sevincine ortaktır. Tövbe en büyük alışkanlığı, dua ise keşfettiği en büyük silahıdır. Nefsin istekleri karşısında hep cimridir. İşlediği günah onu iki büklüm eder. Akıllıdır. Konuştuğu dili iyi kullanır, ağzı bozuk, lanet okuyan biri değildir.

Was this helpful?
15
11
Örnek Sayfa

İslam Bilgi Kaynağı Çalışma Grubu
İletişim: editor@islamguidance.org

editor@islamguidance.org