CEVAP: Kişi sevdiğiyle beraber olmak ister. Sevgili olanlar da uzun ömürlü olanları tercih eder.
Buna göre, insanın Allah’a ve ahiret gününe imanı ne kadar kuvvetli olursa o nispette Allah’ın rızasını kazanmaya çalışır ve buna engel gördüğü dünyevi gayrimeşru isteklerden de vazgeçer. Çünkü Allah bir yâr-ı bâkidir, onun yolunda yapılan her şey de onun ebedi kılmasıyla bakileşir.
İkinci sevgili olan dünyanın ömrü kısa, lezzetleri az, çileleri çoktur. Özellikle bu gayrimeşru sevginin ebedi ahiret yurdunda cezası vardır.
Dünyada ve ahirette bahtiyar olmanın bir yolu, insanın kendini bu dünyada Allah’ın bir misafiri ve askeri olarak görmesi, dünyayı da Allah’ın bir misafirhanesi ve kışlası olarak bilmesi ve ona göre hareket etmesidir. Bu bilinç ve şuur ne kadar yerleşirse, o kadar çabuk Allah’ın rızasına ulaşabilir.
Dünya bir misafirhane, ama askeri bir misafirhane. Birtakım kaide ve kuralları var. Ona uymak lazım, uymadığın zaman cezası var, onu çekersin. Bir düzen var, ona uyacaksın. Askerin vazifesi emir dairesinde hareket etmektir. Askere giden insan bilir ki, burada belli bir süre kalacak, sonra evine barkına, anasına, babasına kavuşacak. Yani geçici bir süre burada kalacak.
İnsan, ilahi emir dairesinde çalışmalı ve kulluk vazifesini yerine getirmekle mükellef bir asker gibi olmalıdır. Ve bu asker, dünya kışlasında misafir; terhis oluncaya kadar orada kalacak. Kendini asker ve misafir bilen bir insan, dünya kışlasına gönlünü bağlamaz. Askerin vazifesi, emir dairesinde hareket etmek ve ücretini ancak Sultanından beklemektir.
Böyle bir insan, talim vazifesini aksatmadan yürütür ve terhis olacağı günü merakla bekler. Ne asker arkadaşlarından ayrılmanın elemini çeker ne de dünyadan ayrılacağına üzülür. İlahi emirler dairesinde bir ömür geçirir. Allah için çalışır, Allah için sever ve Allah için düşmanlık eder.
Was this helpful?