CEVAP: Bütün ilahi kitaplar, onları insanlığa tebliğ ile görevlendirilen Peygamberlerin konuştukları dille indirilmişlerdir. İslam peygamberi Arabistan da araplar arasında yetiştiği ve Arapça konuştuğu için, O’nun tebliğ ettiği Kur’an-ı Kerim de Arapça olarak indirilmiştir.
Ancak Allah ,bütün insanlığa son kitabı ve ebedi hitabı olan Kur’an-ı Kerimi, sadece araplar ve Arapça’yı bilenler için değil, bütün insanları korumak, onlara Hakkı ve hakikati öğretmek, hidayet ve gerçek saadet yolunu göstermek için indirmiştir. Cenab-ı Hakk’ın yüce kelâmı kutsal kitabımızın dilinin her Müslüman tarafından bilinmesi ve anlaşılması, arzu edilen bir durum ise de âdeten mümkün değildir. 0 halde Kur’an-ı Kerim’in Arapça bilmeyenlere tebliğ edilebilmesi ve onların yüce Kitapta bildirilen ilahi gerçek ve öğütleri anlayıp üzerinde düşünebilmeleri ve O’nun hidayetinden yararlanabilmeleri için, başka dillere tercüme edilmesine, kısa ve uzun açıklamalarının yapılmasına kesin ihtiyaç, hatta zaruret vardır. Nitekim, İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren buna ihtiyaç duyulmuştur. Ashabın ileri gelenlerinden Selmân-ı Fârisi’nin İran’lı hemşehrilerinin isteği üzerine Fatiha Sûresini Farsçaya çevirip onlara gönderdiği bazı kaynaklarda (bk.Serahsi, el-Mebsut, I, 37, Beyrut, 1398/1978) yer almıştır. Günümüzde Kur’an-ı Kerim, dünyadaki belli başlı hemen bütün dillere çevrilmiş durumdadır.
Namazlarda bir miktar kur’an okumak farz olmakla birlikte anlamını bilmek zorunlu değildir. Kur’anı okumak ve anlamak için Müslümanlar kendi dilinde tercümelerini okumalı ve kendi dillerinde dua gibi ibadetlerini etmelidir. Arapça anlamayan bireyin ibadetleri geçerlidir.
Was this helpful?