Kur’an ve sünnetten genel olarak öğrenilen prensipler doğrultusunda, İslam ruhuna uygun olan bilgilerle bu şüpheyi gidermesi gerekir. Çünkü iman hakkındaki şüphenin imanla bir an bile tahammülü yoktur.(bk. Aliyyu’l-Kari, Şerhu’l-Fıkhi’l-Ekber, 165)
Bu şüphenin gerçek bir şüphe olması gerekir.
Ancak, gerçek bir şüphe değilde şeytanın vesvesesi olursa şek-şüphe formatında kalbe telkin edilen yapay bir şüphenin buna dahil olmadığını belirtmeliyiz.(Bu konuda Bediüzzaman’ın “Hikmetü’l-istiaze / On Üçüncü Lem’a” ve “Vesvese / Yirmi Birinci Söz, İkinci Makam” adlı eserlerine bakılabilir) Vesvese suretindeki şüphelerle meşgul olunmamalı, hiçbir surette dikkate alınmamalıdır.
Bir yanıt yazın